Nov 20, 2011

Nezle ile Savasma Yollari




Ah su soguk alginligi yok mu, tam yuzsuz bir misafir (!) bir eve girdi mi kolay kolay cikmaz. Birinden baslar, sonra digeri sonra oburu derken en sonunda basa doner...

Zumracik da yine nezle, neredeyse 1 hafta olacak. Ilk etapta burnu su gibi akiyordu simdi biraz daha iyi cok sukur. Hele ilk 2-3 gun burnu tam tikali, cocuk nefes dahi alamiyordu. Ve bu yuzden geceleri surekli uyaniyordu yani ilk gunler cok zor ve uykusuz gecti. Megersem cocugun gece boyu uyanmamasi ne buyuk bir nimetmis onu bir kez daha anladim. Hastalik cok buyuk olmasa da sonuclari itibariyle bizim gibi zamani cok verimli kullanarak ancak hayatta kalabilen :) asiri mesgul aileler icin cok luks kaciyor. O yuzden kendimce "nezleyi nasil evimize sokmayiz" arastirmasi yaptim biraz. Bunlardan bazilarini sizinle paylasmak istiyorum.

En basta nezle bulasicisi bir hastalik. O yuzden sadece birimizin degil hepimizin bazi seylere dikkat etmesi gerekiyor ki aramizda yayilmasin. Bildigimiz gibi ortamdaki mikroplu havayi soluyarak ya da daha da onemlisi ellerle direkt temas sonucu bulasabiliyor. Ondan sonra vucuda girdi mi sinsice bekliyor ta ki bagislik sistemi zayifladigi an sizi maglup edebilsin diye.

Onceden duyardim ki soguk hava hasta etmez diye. Ben de derdim ki hadi canim niye o zaman hep kisin hasta oluyoruz. Yaptigim doktora sag olsun (tek faydasi bu galiba:) bana ogretti ki iki sey arasinda korrelasyon olmasi yani iki seyin ayni anda gerceklesmesi birinin digerine yol actigini gostermez her zaman. Yani ortamda bu iliskiyi etkileyen baska faktorler olabilir. Simdi gelelim konumuza evet daha cok soguk havalarda hasta oluyoruz ama bu soguk hava bizi hasta ettiginden degil indirekt etkisi yuzunden. Birincisi usuyunce bagisiklik sistemimiz zayifliyor bu da hoop firsat kolloyan virusun bizi alt etmesi anlamina geliyor. Ikincisi kis aylarinda gunes isinlarindan yeterince faydalanamadigimiz icin bagislik sistemimize olumsuz etkisi oluyor. Ucuncusu ise hava soguk oldugunda kapali alanlarda cok daha vakit geciriyoruz. Eger bu ortamlar yeterince havalandirilmiyorsa (ki genelde de ortami sogutmamak icin oyle oluyor) o zaman pis havada mikroplar uruyor ve biz de soluyarak cok rahat icimize aliyoruz.

Sozun ozu nezle ile savas icin el birligi ile:

1. Evlerimizi hergun cok ciddi sekilde havalandirmamiz gerekiyor ve yeterince havalandirilmadigini dusundugumuz kapali alanlardan da uzak durmak

2. Bagisiklik sistemimizi guclendirmek.

Bunun icin de hepimizin bildigi dengeli beslenme, stresten uzak durma, bulundugumuz oda sicakliginin optimum olmasina ozen gosterme, yeterli uykunun alinmasi ve egzersiz yapma gibi faktorlere dikkat etmek lazim.

3. Ellerimizi, cocuklarimizin ellerini daha sik bir sekilde sabunla yikamak. Cunku cocuklarin elleri hep agizlarinda yani bu demek oluyor ki ellerine bir mikrop gelse vucudlarina girmemesine imkan yok.

Yasasin saglikli toplum!!!

Nov 15, 2011

Ne Terrible Two, Ne Horrible Three, O benim Tatli mi Tatli Minik Ergenim


Minik ergenlik tabirini pedagog Adem Gunes Beyden ogrendim. Aslinda hosuma da gitti bu cunku Amerikalilarin dedikleri "terrible two" ya da "horrible three" den kulaga cok daha iyimser geliyor:) Hepimiz zaten ergenlik donemini biliriz iste bu 3 yas donemi de onun minik versiyonu. Sanirim en belirgin ozelligi: PAY-LA-SA-MA-MA. Adem beyin soyledigine gore bu gayet normal bir surec, yani buyumenin getirdigi bir sey. Ve diyor ki bu donemde bunun aksine ne soylerseniz cocugu hayal kirikligina ugratmis olursunuz. Yani cocuga soylenen bu senin degil ya da bunu simdi arkadasin oynasin tarzi seyleri cocuk bu donemi geregi kabullenemiyor. Aslinda daha once de bu konuya deginmstim ama fark ettim ki 3 yasa yaklasirken bu iyice belirginlesti. Mesela gecenlerde evimize gelen arkadaslarin cocuklariyla zor anlar yasadik, Zumra oyuncaklarini paylasmak istemedi, cocuk cok paylasilmasi gereken oyuncak da fazlaydi ve uzerine gittikce de daha olumsuz etkisi oldu. Velhasil benim buna o gece bayagi canim sikildi. Sonrasinda radyonun arsivinden Adem beyi dinlerken tam da bu konuya degindi ve beni soyledikleriyle oldukca rahatlatti. En sonunda da dedi ki cocugunuzun bu donemini birakin gerginlikle tebessumle izleyin.

Aslinda cocuga anlatilabilecek birkac seyden bahsetti mesela paylasmanin guzelligi konusunda ama hemen akabinde de bu sozlerin pek bir etkisi olmayacagini da ekledi. Yani cocuk bir sekilde bu donemden geciyor, buyumesinin bir evresi; aynen fizyolojisinin bir evresi olan emekleme gibi. Ve 4 yasa dogru da kendiliginden kayboluyormus hatta tam aksine cocuk bu donemde arkadaslariyla beraber oyun oynamaktan zevk alir duruma geliyormus.

Bu mevzuyu kardesler arasi yas farkina baglayacak olursak, bu yuzden 3 yas farkinin iki kardes arasi icin hic uygun bir zaman olmadigi belirtiliyor. Cunku buyuk kardes paylasmayi en sevmedi doneminde. Yeni kardesin gelmesi ve her seyi onunla paylasacak zorunda olmasi onu kardesine karsi agresiflestirebilirmis bunu da kardesini cimcirmek, sikmak, itmek vs seklinde gosterirmis.

Tabi bu son yazdiklarim sadece duyumlarima dayali bizzat yasamadim, bakalim bizler neler gorecegiz...

Nov 10, 2011

Bugun Bayram Erken Kalkin Cocuklar!


Biliyorum bu sefer coook uzun ara oldu. Aslinda planli bir ayrilik degildi. Hatta yazacak cok sey birikti ama biriktikce nerden baslayacagimi bilemedim sanirim. Neyse dedim bayramdan baslayim gerisi gelir belki.

Evet 2011 kurban bayramini da idrak etmis bulunuyoruz. Zumracim ilk defa bayrami anlamaya basladi. Gunler oncesinden yakinda bayram olacak, misafirler gelecek, biz bir yerlere gidecegiz diye soyluyorduk. Son gun de eve kucuk bir susleme yaptik, cok hosuna gitti. Bayramimiz guzel, dolu dolu gecti. Hele ilk gun sabahtan geceye kadar her animiz misafir ve ziyaretlerle doluydu. Onceleri Zumra bayrami bir yer olarak dusunuyordu o yuzden gittigimiz yerlere burasi bayram mi diye soruyordu:)) Sonra onun bir zaman dilimi oldugunu anlatmaya calistik. Zumra tam bir cocuk gibi bayram boyu epey bir cikolata yedi hatta harclik bile topladi:) Hediyeler aldi. Vee bir de Baris Manco'nun "bugun bayram erken kalkin cocuklar" sarkisini ogrendi. Simdi evde onu soyluyor hep.

Zumra gercekten sarki soylemeyi seven bir cocuk, ozellikle su siralar birkac dinlemede sozleri kapmaya basladi. Sanirim konusmasi da bu yazmadigim zaman zarfinda epey bir gelisti. Her gun bir seyler ogrenip bizi gulduruyor. Mesela bir iki haftadir, bize hep annecim, babacim diye hitap ediyor. Sanirim oyle soyleyerek bizi nasil mest ettiginin farkinda (her ne kadar caktirmamaya calissak da:) Dunden beri favorisi de lutfen, pleasee demesi. Ozellikle yatma zamani geldiginde kendini oyle bir tatli yapiyor ki yatirmamamiz icin. "Lutfen annecim, pleasee birazcik daha oynayabilir miyim" Gel de bu cumleye hayir diyebil...Tabii her sey bu kadar gulluk gulistanlik degil, Zumra hanimi uyutmak oyle zor bir sey ki evde en son o uyuyor desem herhalde anlatmis olurum:))

Not: Zumra babasinin ofisinde